Baltık Denizi’nin derinliklerinde bulunan gizemli cisim, kimilerine göre bir meteor, kimilerine göre UFO, kimilerine göreyse Nazi döneminden kalan ve taşlaşan bir cihaz. Ancak kimse sırrını çözemiyor.
İnsanoğlu, Peru’da İnka Medeniyeti’nden kalan antik şehir Machu Picchu’nun koca bir dağın üzerinde nasıl inşa edildiğini veya Mısır’daki piramitleri oluşturan taşların birbiri üzerine nasıl o denli düzgün dizildiğini henüz tam olarak keşfedememişken, denizin 87 metre altında dev bir sütun üzerinde bulunan yuvarlak cisim, bilim insanlarının kafasını hayli karıştırdı.
Her şey, 19 Haziran 2011’de Baltık Denizi’nin İsveç ve Finlandiya arasındaki Aland Adaları’nda hazine aramaya çıkan Ocean Explorer gemisi mürettebatının sıra dışı keşfiyle başladı. Define buldukları sanan dalgıçlar İsveçli Peter Lindberg ve Dennis Aasberg’ı şoka sokan silindirimsi bir şeydi gördükleri. Şey diyorum, çünkü hâlâ ne olduğu bilimsel olarak anlaşılamadı. Bilim insanları bu şey’e “anomali” diyor. Görüntülerden de anlayabileceğiniz üzere cisim, bir UFO’ya veya Amerikalı yönetmen George Lucas’ın Yıldız Savaşları filminde hayal ettiği uzay gemisi Millenium Falcon’a benzeyen, mantar şeklindeki bir yapı.
Hayal ürünü gibi gelebilir, ama dalgıçlar Ocean Explorer gemisi cismin üzerinde demir attığında elektrikli cihazlarla uydu telefonlarının çalışmadığını söylüyor. İki balık adam, bu cismi keşfettikleri andan itibaren şu notları tuttu: “Denizin 87 metre derinliğinde bulundu. Sütun üzerinde yuvarlak bir kubbesi var. Tamamen taşlaşmış bir yapı. Kubbenin 60 metre genişliğinde yarıçapı var. Çevresi 180 metre uzunluğunda. 1.2 metre kalınlığındaki kubbe deniz yatağından 8 metre yükseklikte. Toplam yüksekliği ise deniz yatağından ölçüldüğünde, tam 12 metre. Kubbenin üzerinde duvarlar var. Sütunun yüzeyi yumuşak ve üzerinde bazı oyuklar mevcut. Sütunla yuvarlak kubbenin yapısıysa biraz farklı. Kubbenin yüzeyi graniti andırıyor. Kubbenin içinde bazı koridorlar var. Bazı koridorlar sanki bir merdivene çıkıyor. Kubbenin tam ortasında 25 cm genişliğinde bir delik var. Bu delik cismin derinliklerinde bir yere varıyor olabilir mi?”
Gördükleri karşısında sudan çıkmış balığa dönen iki adam, cismin ne olduğunu anlamaya çalıştı. UFO, taşa dönmüş bir meteor, buzul çağı öncesinden kalan bir medeniyete ait kalıntı, Ruslara ait bir denizaltı, II’nci Dünya Savaşı’ndan kalan gizli bir Nazi cihazı mı?
Kendilerine Ocean X ekibi adını koyarak ikinci kez dalan Peter Lindberg ve Dennis Aasberg’in aklı daha beter karışmıştı. Aasberg, “Cismin ne olacağına dair soru işaretine cevap bulacağımıza, soru işaretleri giderek attı” dedi. 10 Temmuz günü üçüncü kez daldılar. 21 Temmuz’da döndüler. Tarihçiler, gökbilimciler, sualtı bilimcileri, UFOlara inananlar, bilim-kurgu filmi hayranları onlardan cevap bekliyor. “Bu cisim neyin nesi?”
Baltık Denizi UFO İnceleme : Ocean X Ekibinden İnanılmaz 3D Sonar Sistemi Resmi görüntüleri
Bu olay gitgide tarihin en ilginç ve şaşırtıcı keşiflerinden birine dönüşmekte. Yapılan her dalış ve her görüntüleme işlemi Baltık denizinin 87 metre dibinde bulunan bu sıra dışı cisim için tam bir bilinmezler yumağa haline geliyor. Bir sır çözülüyor derken bir başka bilinmezlik bu batığı adeta kuşatıyor.
Ocean X ekibi cismi yakından incelemek için her dalışlarında yepyeni bir sürprizle karşılaşıyorlar. Pürüzsüz yüzeyler, nesnenin içine doğru ilerleyen koridorlar, ve tüm bunların yanı sıra merdiven benzeri yapılar, ve yanlara açılan kapılar keşfediyorlar.
Yukarıdaki resimde 3D sonar sistemli tarayıcı cismin yuvarlak yapısı içine gömülü mükemmel düz çizgileri ve açıları açıkça gözler önünde sermektedir.
Dennis Asberg (Okyanus Keşif Birimi Kurucusu)
“Su altına cismin yanına indiğimizde cismin boyutu ve yapısı bizleri hayrete düşürdü. Batığı yakından incelediğimizde cismi kaplayan düz ve pürüzsüz duvarları görünce, kendimizi adeta bir bilim-kurgu filmi sahnesindeymiş gibi hissettik, bu bizim için oldukça ürkütücüydü” dedi.
Elde edilen farklı raporlar ve görüşlere rağmen ben ve ekibim bu sıra dışı anomali hakkında aşağıdaki şu bilgileri topladık,
– Tamamen dairesel plaka benzeri dış yüzeye sahip
– Çevresi 180 metre.
– Nesne hafif toparlak bir yapıda (bir mantar şekli gibi) üzerinde 4 metre kalınlığında bir kubbe ile deniz dibinin 8 metre üzerinden yükselen kalın bir sütun içeriyor.
– Kubbenin 60 metre genişliğinde bir yarıçapı var
– Kubbenin tam ortasında 25 cm genişliğinde bir delik var. Bu deliğin üstten aşağı doru nasıl bir yol izlediğini henüz bilmiyoruz.
Sanatçı Hauke Vagt cismi bu veriler ışığında cismin bir bütünlük içinde neye benzediğini göstermeye çalışmıştır.
– Nesnenin içinde koridorlar görülmekte.
– Birçok dik açıları ile belirli alanlarda düz ve pürüzsüz duvarlar mevcut.
– 90 derecelik bir açıyla incelendiğinde geçitlerin veya duvarların, yanı sıra bir merdiven olabilir gibi görünüyor.
– Cisim yüzeyi sert ve simsiyah “neredeyse üst yüzeyi tamamen yanmış” görünümlü. kubbenin üstüne çeşitli düzenlemeler göze çarpıyor. Adeta bir kolye üzerindeki 4 veya 5 inci gibi çapı birkaç inçi bulan ve şömine taşına benzer yapılarla çevrelenmiş.
– “Beze” lakaplı hareketli parça 4 metre genişliğinde ve nesnenin üstüne oturtulmuş halde duruyor.
– Nesnenin üst kısmı üzerinde yirmi beş santimetrelik bir delik mevcut ve bu deliğin nerden nereye ulaştığı ne işe yaradığı henüz bilinmiyor.
Bu veriler ışığında deniz dibindeki bu nesnenin sıradan bir kaya yada meteor olmadığı açık ve net bir biçimde anlaşılmaktadır. Ocean X ekip olası bazı açıklamaları ekarte etmek ve bu gizem dolu nesneye ve sırlarına ışık tutabilmek için üçüncü bir dalış ve inceleme hareketini yaklaşık birkaç hafta içinde yeniden gerçekleştirmeyi planlamaktadır.
Ocean X ekibi “Bizler bu gizeme ışık tutabilmek için cismin yanına iki defa indik ve her incelememizde karşımıza çok daha büyük soru işaretleri çıktı demektedir” Dennis Asberg. yaptığı ölçümlerde cismin çevresinin 180 metre ile tamamen dairesel bir plaka ile kaplı olduğunu söylüyor, ve bu nedenle bunun sıradan bir meteor olmadığını iddia ediyor.
İlk sonar görüntüleri incelendiğinde deniz tabanı üzerinde cismin yaklaşık olarak 1000 metre kadar sürüklendiği yada sürüklenme izine benzer bir tür pist oluşturmuş olduğu göze çarpmakta. İzler muhtemelen cismin yarı dikey halde gökyüzünden suyun derinliklerine çakılması sonucunda oluşmuşa benziyor. Yerdeki karanlık izler sürtünme ve tahriş sonrası aşırı hızın etkisi ile bir tür yanma ve aşınma belirtileri göstermekte.
İlk sonar incelemelerinden hemen sonra yapılan görüntülemelerde 200 metre uzaklıkta keşfedilen ikinci inanılmaz gariplik ise Sidescan sonar görüntülerinin tespit etmiş olduğu “gotik kilise penceresi” gibi görünen yapılardır.
Doğal bir yapı veya meteor kesinlikle değil….
Bazı çevrelerin yapmış oldukları desteksiz (Meteor, sıradan bir kum taşı oluşumu, gibi) iddialarına karşılık. Ocean X ekibi kendi web sitesinde şöyle bir açıklama yapmıştır:
Ocean X ekibi Baltık Denizi’nde daire şeklindeki nesne daha önceden hayatımız boyunca hiç karşılaşmadığımız türden bir şeydi. Bizde ilk cismi keşfettiğimizde 87 metre derinlikteki bu sıra dışı oluşumun öncelikle sadece bir taş veya kaya uçurumu olduğunu düşündük, Ancak daha fazla inceleme ve yakından gözlem yaptığımızda nesnenin yuvarlak ve sağlam kenarları, olduğunu deniz tabanından 10-13 metre kadar yükselen, büyük bir mantar gibi göründüğünü fark ettik. Nesne bir yumurta şeklindeydi ve üzerinde kubbemsi bir yapı göze çarpmaktaydı.. Nesnenin üzerinde küçük şömineleri andıran ve ateşin etrafını çevreleyen inci gibi dizilmiş garip taş çemberler bulunmaktaydı. Taşlar kurum benzeyen bir şey kaplıydı.
“20 yıllık dalış kariyerim boyunca, 6000 dalış yapmama rağmen ben daha önce böyle bir şey görmedim. Ben bu olayla ilgili kafamdaki açıklayamadığım bazı sorulara cevap bulmak için aşağı indiğimde açıklayamadığım daha bir sürü sorular ile geri dönmek zorunda kaldım”
Stefan Hogeborn, Ocean X Ekibi dalgıcı diyor ki:
“Nesne yere çakılmış yada daha önceden belirlenmiş bir pist üzerine yarı dikey bir iniş yapmışçasına kumluk zemine arkasında yüzlerce metrelik biz iz bırakacak şekilde iniş yapmış gibi görünüyor. Bende öncelikle bu nesneyi ilk gördüğümde bir kumtaşı yada bir kaya oluşumu sandım. Ama daha sonraları nesnenin yanına vardığımda sıra dışı görünümü ve yapısıyla bunun doğal bir oluşum olamıycanı anladım. Bu sıradan bir taş bloktan çok öte bir şeydi.
Ve çok uzun zamandır hiçbir volkanik aktivite tespit edilmemişti Baltık Denizinde. Bu yüzden böyle bir nesnenin oluşması ve arkasında böylesine büyük ve uzun, yanmış bir iz bırakmasına sebep olacak tek şey gökten düşen bir nesnenin ancak yere sürtünmesi ile arkasında bırakacağı iz olabilirdi. Profesyonel bir dalgıç olarak bu benim yaşadığım ve gözlemlediğim en sıra dışı gözlemdi diyebilirim”