Bu araştırmamda sizlerle birçok gizemi ve sırrı içerisinde barındıran ve Reptilyanlar (Reptoid) için yapıldığı iddia edilen ve yeni dünya düzeninin başlangıç noktalarından biri olduğu söylenen kıyamet sığınağı olarak da adlandırılan seçilmiş kişilerin yalnız hayatta kalmaları için tasarlanmış bir yerden bahsedeceğim. Bu yerin adı Denver Havaalanı…!

Komplo teorisyenlerine göre yeni dünya düzeninin ve İlluminati’nin yeni dünya havaalanı olarak tanımladığı kısa adı ile DİA (Denver İnternational Airport) dan bahsedeceğiz ve dünya dışı varlıklarla olan bağlantılarını tek tek deşifre edeceğiz.

Amerika da Rocky dağları eteklerinde bulunan 1858 yılında kurulan kent ismini adını o zamanların Kansas valisi, ünlü General James W Denver dan almıştır. Nüfusunun 620.000 olduğu bilinen Denver, Kolorado eyaletinin başkentidir.

Denver Havalimanı yapılmadan önce burada şehrin en büyük havalimanı olan Stapleton hava limanı yer almaktaydı. Büyüklüğüne ve nüfusun az olmasına rağmen bu havalimanın yetersiz olduğu ve daha büyüğüne ihtiyaç duyulduğu bahane edilerek bu büyük havalimanı yıkılmış yerine yerel halkın ikamet edeceği yeni bir yerleşim alanı inşa edilmiştir.

Ardından yeni yapılacak devasa havalimanı için yeni ve özel bir nokta belirlenmeye çalışılmış ve uzun incelemeler sonunda hemen yakınındaki Adams şehrinin içerisinde yer alan büyük bir arazi bu iş için tahsis edilmiştir. Bu arazi şehir merkezinden 40 kilometre kadar uzakta 1664 rakımlı 136 kilometre karelik bir alandı. Bu alan Manhattan’dan 2 kat daha büyük bir alandır.

Bu alan Amerikalılar istila edene kadar Navaho ve Hopi yerlilerinin yaşadığı hatta kutsal saydığı topraklardı.

Hopiler bilindiği üzere Nuh tufanından kalan ve tüm evrenin titreştiğini yüksek bir titreşim içerisinde olduğunu ve yıldızlarda insanların yaşadığını iddia eden bir kabiledir. Hopilere göre ataları göklerden gelmiş üstün bir ırktır. Kökenlerinin ataları sayesinde Sirius takım yıldızından geldiklerini söylemektedirler. Aynı şekilde Navaho yerlileri de ilk insanların bu topraklarda tohumlandığını ve daha sonrasında buradan diğer kıtalara yayıldığını iddia etmekteler. Mu araştırmacısı James Churchward da yaptığı araştırmalarında Hopiler ve Uygurların aynı aileye mensup olduklarını ve iki milletinde Mu’nun soyundan geldiklerini ifade etmiştir.

1990 yılında 11.000 işçinin geceli gündüzlü çalışması sonucu buraya Denver havalimanı inşa edilir ve 1995 de Amerika’nın 2. büyük havalimanı olarak hizmete açılır.  Buraya kadar herşey normal gibi gözükse de akıllara hemen şu soru gelmekte.  Acaba 620.000 kişinin yaşadığı bu şehre neden bu kadar devasa bir hava limanı yapıldı?

Bu sorunun yanıtı yapının teknik özellikleri incelendiğinde bizlere bazı net cevaplar vermekte. Şimdi bu teknik verileri bir inceleyelim.

  • Çatı kaplamaları Hopi Kızılderililerinin çadır mimarisini andırır şekilde beyaz Fiber Glass’tan yapılmıştır.
  • İlk başlangıçta bu yapı için 1,7 milyar dolar ayrılmıştır. Daha sonra proje bittiğinde yapının maliyeti neredeyse 3 kat artarak 3,3 milyar dolarlık bir ek maliyet daha eklendi.  Yapı bittiğinde maliyet 5 milyar doları bulmuştu. Günümüz maliyetine vurulduğunda bu rakam 8,1 milyar dolara mal olmuştur. 3,3 milyarlık ek bütçenin nereye harcandığı ise tam bir muammadır. Yetkililer bu paranın yapılan devasa teknolojik yer altı metro ağına harcandığını savunsalar da bu açıklama tek başına yeterli değildir.
  • Havalimanı 140 km karelik bir alan üzerine inşa edilmiştir.
  • En kötü hava şartlarına göre tasarlanmış 3 uçağın aynı anda iniş yapabileceği bir piste sahip.
  • 35,000 çalışanı ile 136.000 yolcuya ve 1650 uçuşa hizmet vermektedir.
  • Havalimanın altı tıpkı 51 bölge ve Dulce üssü gibi raylı sistemlerle ve özel ağlarla donatılmıştır.
  • Alanda 7 adet 10,3 milyon tonluk yakıt tankları bulunmaktadır.
  • İnşası sırasında 18,290 km bakır kablo kullanılmıştır.
  • Oluşalabilecek her türlü felakete karşılık bir sığınak olarak tasarlanmıştır.
  • Alanda bilgi transferi için 8046 kilometre fiber kablo döşenmiştir.
  • Ana yapı olan Jefferson Terminali karlarla kaplı Rocky dağları görünümündedir.
  • 65,702 metre karelik çatı ısı ve ışığı yansıtan teflon fiber bir yapı ile kaplıdır.
  • 9200 adet güneş paneli ile desteklenen yapı gün içerisinde 10 mega walt’lık enerji üretmektedir.
  • Genellikle havalimanlarında pistler birbirine paralel olarak inşa edilirken Denver havalimanında ise çok farklı biri durum söz konusudur. Çünkü pist devasa bir Sivastika oluşturacak biçimde tasarlanmıştır. Nazilerin Gamalı Haçı’na benzer bir görünüm söz konusudur.

  • Dünyanın en büyük uçaklarına hizmet verecek boyutta büyük ve en uzun pistleri burada yer almaktadır.

Şimdi buraya kadar verdiğimiz teknik bilgileri bir kenara bırakıp bizleri asıl ilgilendiren kısma gelelim. Denver havalimanının dünya dışı zeki varlıklarla olan bağlantısına şöyle bir göz atalım.

Bir bilim kurgu klasiği olan Üçüncü Türle Yakın Karşılaşmalar isimli filmine baktığımızda burada uzaylılar ile dünyalı bazı kimselerin bir araya gelip buluşacağı yerin koordinatları film içerisinde verilmiştir. Filmde bahsi geçen bu koordinatlar Denver Havalimanının kuzey batısında 51 mil uzağında yer alan bir noktayı göstermektedir. Ve bu yer önemli bir askeri üssün çıkış noktasıdır.

W 104′ 44′ 30′ N40′ 36′ 10′ 

Obama görevde iken Denver Havalimanın da 2 adet tatbikat gerçekleştirilmiştir.

  1. Salgın bir hastalığa karşı kırmızı alarm durumu test edilmiş.
  2. Söylenene göre bu tatbikata dünya dışından gelen Reptilyan türünden varlıklar da katılmıştır.

Denver Havalimanı’nın ana terminalinin güneyindeki A kapısından girildiğinde üzerinde Masonik sembollerin yer aldığı granit bir taş karşılar. Taşın üzerinde bu binanın yapılmasına fon sağlayan “YENİ DÜNYA HAVALİMANI KOMİSYONU” adı yer almaktadır. Fakat hiçbir zaman böyle bir komisyon bulunmamaktadır.

Havalimanı boyunca yere yazılmış bazı gizemli kelimeler sizi karşılamaktadır.

  • COCHETOPA
  • SISNAAJINI
  • DZIT DIT GAII
  • MT BLANCA
  • VILLAR REAL
  • BRAAKSMA

Gibi anlamsız gibi gözüken kelimeler aslında Kolorado da yaşayan eski yerli halk Navaho dilinde yazılmış kelimelerdir.  –  COCHETOPA Navaho halkının gizemli dağ geçidine verdikleri isimdir. Bu dağ aynı zamanda kutsal bir mekandır. –              SISNAAJINI kara dağ, -DZIT DIT GAII ise beyaz dağ anlamına gelir.  Ve Navaho halkı için bu üç dağda yaratılışın merkezi ve gökten gelen tanrıların yaşadığı yerdir. Yani dünya dışı zeki varlıkların mekanlarıdır.

Bu bölgelerde sıklıkla UFO gözlemleri yapılmakta ve 1848 – 1853 yılları arasında birçok gözlemci hiç iz bırakmadan ortadan kaybolmuş ve kendilerinden bir daha hiç haber alınamamıştır.

Araştırmacılar ayrıca Denver Havalimanı altında çok büyük ve derin tünellerin, devasa sığınakların olduğunu ifade etmekteler. Hatta Havalimanının Tıpkı Gizli UFO Üslerinde olduğu gibi gerçeği gizlemek adına buranın üzerine inşa edildiğini söylemekteler. Ki bu tüneller 8 kat olup İngiltere’yi Fransa’ya bağlayan Manş tüneli gibi mühendislik harikasıdır. Bu tüneller yeni dünya düzenini oluşturacak kişilerin merkezi olmakla birlikte aynı zamanda içerisinde çok özel birimlerin bulunduğu askeri tesisleri de barındırır.

Denver Havalimanı’nın yaklaşık 140 km karelik alanı içerisinde 2 km’den başlayıp 50 km dışına kadar uzanan toplama alanları da mevcuttur. Bu alanlar seçilmiş kişilerin senelerce yaşayabileceği her türlü yaşam imkanına sahiptir.

Bu tünellerin ucu nereye çıkıyor henüz bilinmiyorsa da Kolorado Spring’in hemen yakınlarındaki Cheyenne dağındaki Norad üssü ile bağlantılı olduğu söyleniyor.  Tüneller içerisinde yer alan yer altı şehirleri olan Bunker’lar Reptilyan adı verilen sürüngenimsi varlıkların ve diğer dünya dışı canlıların kullanımına sunulan bir yaşam alanı olarak inşa edildiği ve bu yaratıkların burayı üs olarak kullandıkları iddiaları azımsanmayacak kadar çoktur.

Hatta İngiltere Kraliçesi Elizabeth’inde buraya yakın noktalarda yerler satın aldığı ve bir felaket anında buraya sığınacağı söylenmektedir. Bilindiği üzere Kraliçe Elizabeth’in Reptilyan – sürüngen soyundan yani mavi kandan geldiği kendi özel soy kütüklerinde yazılıdır.

Ama en önemli kanıtlar ise Denver Havalimanı açılışında kullanılan posterlerde ve servis yapan Reptilyan maskesi takmış çalışanların yüzlerinde görülmekteydi.  Posterlerde dünya dışı zeki varlıklara ait resimler yer alırken servis yapan çalışanlar ise Reptilyan maskeleri takarak konukları karşılamış ve onlara ikramlarda bulunmuşlardır. Bir havalimanından çok bir bilim kurgu setini anımsatan bu durum oldukça dikkat çekicidir. Gazetecilere yer altı tünellerini gezdiren ve onlara rehberlik eden Sürüngenimsi yani Reptilyan türünden maske takmış kişilerin de eskortluk ettiği biliniyor. Ama asıl kafalara takılan soru ise acaba bu maske taktıkları iddia edilen yüzlerin altında gerçekten insanlar mı vardı. Yoksa bunlar o yer altı üssünde yaşayan dünya dışı varlıkların ta kendilerimiydi bu bilinmiyor.

Kuzey Atacan

By Kuzey Atacan

UFO ARAŞTIRMACISI : KUZEY ATACAN Almanya – Hannover doğumlu olan Kuzey ATACAN, İstanbul’da yaşamaktadır. Öğrenim hayatını yaşadığı şehir olan İstanbul’da Marmara Güzel Sanatlar Akademisi (Grafik Tasarım Bölümünü) bitirmiş. Daha sonraları vatani görevini yapmak üzere kendi isteği ile Afganistan’a NATO bünyesinde barış gücü olarak gitmiştir. Askerlik öncesinde ve sonrasında çocukluğundan beri yaşadığı gözlemler ve yakın deneyimler sonrasında Haktan Akdoğan ile tanışıp Sirius UFO ve Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi ilk kurucu üyelerinden olup dünya çapında bir çok organizasyonda görev almıştır. Daha sonrasında Sirius UFO’dan ayrılarak bağımsız olarak ORİON UFO VE DÜNYADIŞI VARLIKLARI ARAŞTIRMA GRUBU’nu kurmuştur. Orion UFO Araştırma grubu ile ülkemiz genelinde çok geniş bir takipçi kitlesine sahip olmuş ve yurt genelinde bir çok organizasyona ve toplantıya imza atmıştır. 5 Şubat – 26 Aralık arasında 2009 tarihleri arasında canlı olarak yayın yapan 89.4 Yaşam Radyoda ve 104.3 Radio Coll gibi değerli radyolarda UFO gerçeği ile ilgili canlı yayın programı yapmıştır. Türkiye genelinde bir çok önemli dergide, gazetede makaleleri ve röportajları yayınlamış ve okuyucuları tarafından büyük ilgi görmüştür. Aynı zamanda bir çok interaktif web sayfasında, haber portalında da halen yazıları röportajları yayınlanmaktadır. 2010 yılı başlarında ise Kanal T bünyesinde yaklaşık 10’un üzerinde UFO’lar ile ilgili canlı yayın programı yapmış daha sonraları bu programların dikkat çekmesi üzerine 2011 – 2012 yılları arasında Ulusal kanallardan olan Star, Kanaltürk, Atv A haber, Kanal34. Tv Em, Business Channell Türk gibi önemli TV kanallarına konuk olmuş UFO Araştırmacısı olarak adından söz ettirmiştir. 20 yılı aşkın bir süredir UFO araştırmacılığı yanında sık sık UFO gözlemi de yapan Kuzey’in kendisine ait yaklaşık 700 kareden fazla orijinal video ve UFO fotoğrafı bulunmakta ve bu görüntüler bugün bile yurtdışında da yayınlanmaktadır. Kuzey özel ekibiyle aktif çalışma ve araştırmalarına halen devam etmektedir. Kuzey Atacan uzun süren araştırmaları ve gösterdiği büyük başarı sayesinde dünyanın en büyük UFO araştırma merkezi olan MUFON ( Mutual UFO Network)’ un Türkiye bağlantılarından birini oluşturmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir