6 Mart 2019 Orion UFO Research Center Kadıköy Tanışma Buluşması’nın üzerinden dokuz gün geçti. İlk yazımda; yıllardır tek başıma takıldığım bilgelik bilinci rotalı hayatımın koruma kalkanlarını ilk kez yırtarak, facebook grubunda aktif rol alma sevincimi paylaşmıştım. Bunun hemen ardından bir de fiilen spiritüalizm odaklı dostlarımızla Büyük Buluşma’da bire bir temasa girmiş olmamsa beni iyiden iyiye yükledi, şokladı ve coşkuya boğdu!
Ama size bir şey söyleyeyim mi? Yahu ben resmen on yıllardır aydınlanma olgusuna tek tabanca kendimle takıldığımdan, o günkü buluşmada yaptığım bire bir görüşmelerden sonra enerji çarpılmasına uğradım! Alışmamışım ki kardeşim bu yolda zaman zaman birileriyle dirsek temasında olmaya! “Eve döndüğümde başım mı sızlıyordu.” desem… Ya da “Üzerimde bir agresiflik mi vardı.” desem!? Ben en sağda oturuyordum konuşmacılar arasında. Solumda UFO Avcısı Cem Çorapçı… Onun yanında UFO araştırmacısı ve grubun kurucusu Kuzey Atacan… Onun yanında yüksek enerjisiyle Farah Yurdözü… Psikiyatrik farkındalık ve metafizik ürperticiliğiyle Nurşen Taşkın!?.. Sonra dobra eleştirmen yaklaşımıyla Murat İrfan Ağcabay!.. Halit Çöğürcü ve sürekli ayakta, organizasyon geneliyle bizzat ilgilenen Volkan Burnaz!!!
E daha ne olsun kardeşim!? Bu saydığım insanların hepsi uç noktalarda kendi alanlarında benim düşünceme göre birer üstat ve bu üstatların hepsi de sol tarafıma yığılmışlardı!? Orada geçirilen kesintisiz iki buçuk saatlik toplantıdan sonra insanda denge mi kalır?! Beynimin sol tarafı kıpkızıl bir halde alevler içinde eve döndüm anlayacağınız!.. Tamam ben de boş adam değilim, eskilerden gelen bir düşünür ve meditatör yazarım. Ama yani yıllarca içe dönük ve yalnız takılmışım ve resmen enerji çarpılması ile sonuçlanan muhteşem bir aile buluşmasıydı benim için. İyi ki Salem Kasabası’nda cadıların yakalanıp yakıldığı zamanlarda yapmadık bu toplantıyı; vallahi hepimizi yan yana dizip çatır çatır yakarlardı kasabalılar! O derece bir enerjiydi yani!..
O toplantıda gördüğünüz bu saydığım uzmanların hepsini, açılacak bir ‘Spiritüel İyileşme Hastanesi’nde aylık maaşla kadroya alsanız; yemin ederim kırılma ve yarılmalar haricinde oraya başvuracak her hasta oradan tam takır sağlam çıkmazsa adam değilim! Şaka gibi gelebilir, ama bu dediğim cümlemin tamamen arkasındayım. Yaşam Koçu var. UFO’cusu var. Araştırmacı yazarı var. Metafizikçisi, cincisi, havascısı var! Daha ne olsun!?
Bunlar cidden o hastanede bir hastayı masaya yatırdılar mı; adam ya tam kafayı yiğip çıkar oradan, ya da üst mertebede huzura kavuşur ve bilinç boyutu atlayarak çıkar! Tabii bu arada o hastane açılsa beni hangi titr ile nereye koyarlardı; onu bilemiyorum şu dakika!.. Az önce saydığım uzman konuklarımızın hiçbirinin konusu üzerine geçerli bir uzmanlığı olmayan, ancak sadece kendi burnunun dikine bir aydınlanma metodu ile kendini kazanmış, ucube sanatlar sergileyerek insanların sinir uçlarına dokunan ve nedense onlarda bir huzur peydahlayan bir ucube!..
O hastanede beni kafesle çevrelenmiş özel bir odaya koysalar ve benimle uzaktan, dokunmadan sohbetleyerek rahatlamak isteyen hastaları benimle kafes dışından görüştürseler bak bu bana uyardı! Çünkü cidden neme lazım? Bazen kendi negatifimle kendi pozitifim arasında bile tam bir seçim yapamazken; bana bir şeyler danışmak isteyen hastalara o kafesin arkasından ne kadar iyileşme garanti verebilirdim, vallahi bilemem!
Ama biliyor musunuz neyi garanti edebilirim?
Sevmeyi, sevgi vermeyi, samimiyeti, dostluğu ve dürüstlüğü garanti edebilirim. Kendini her yönüyle kabul etmeyi, orijinal bir insan olmanıza ve içinize katıksız olarak dönmenize yardımcı olabileceğimi garanti edebilirim. Hayallerinizden güç alır hale geleceğinizi garanti edebilirim.
O toplantıda bu son cümlemdeki tanımlara uyan o kadar çok dost vardı ki!.. İşte bu yüzden; dönüşte beynimin sol lopu alev alev kızarmış olsa da, üzerimde anlaşılmaz bir sinir olsa da, ben o günü çok sevdim…
Ömer Dalman
Arıza Adam
www.youtube.com/arizaadam