Tayr kelimesinin bizi ilgilendiren şekliyle ilk geçtiği ayet Enam Suresi´nin 38. ayetidir. Bu ayette “Yer yüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir ´uçucu´ yoktur ki sizin gibi kendilerine has kanunları bulunan bir topluluk olmasınlar” denilir. Burada ´tayr´ kelimesinden maksadın bilinen kuşlar olduğu açık seçik belli oluyor. Çünkü onları “Ümmet” (topluluk) diye nitelendiriliyorlar.
Cenab-ı Hak “tairun yatiru bi cenaheyhi” diyerek iki kanatlı kuşlardan söz ettiğini özellikle vurguluyor. Ancak bir sonraki ayette Cenab-ı Hak Kitapta (anılması gereken) hiç bir şeyi eksik bırakmadık diyerek bilinen ´dabbe´ ve bilinen ´tayr´ın dışında ilerde ve gelecekte karşılaşılabilecek diğer uçucuların veya canlıların da kendi yaratığı ve kendi kudreti altında olduklarını hatırlatmış olur.. Kur´an-ı Kerim de sık sık bu tür açıklamalar vardır. Bir ayette Cenab-ı Hak dönemin bilinen binekleri olan eşek at katır ve deveyi andıktan sonra
“Biz daha onlar gibi nice binekler yaratmışız” diyerek hem o dönemin insanlarına akla aykırı olmayan bir ibret dersi vermiş oluyor hem de çağımızda artık uçak roket helikopter tren otomobil ve gelecekte üretilmesi mukadder olan bineklere de insan zihninde kapı açmış oluyor.. Keza bir başka ayet-i kerimede Cenab-ı Hak insana yerlerde denizlerde ve göklerde geçitler ve yollar yarattığını söyler ki bu ayet bugün dünkünden çok daha derin anlamlar içermektedir. Nitekim teknoloji geliştikçe ilmi çalışmalar yeni yeni gerçekler ortaya çıkardıkça
Kur´an´daki bir çok ayet de anlam kazanıyor ve ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor. ´Tayr´ kelimesi de bu neviden bir kelimedir. Kur´andaki her ´tayr´ kelimesinin kuş olmadığını bugün çok daha iyi anlıyoruz.