ANTİK UZAYLILAR

Uzaylılar antik çağda dünyamızı ziyaret ettiler mi? Geride ne tür izler bıraktılar? Dünyanın dört bir yanına yayılan şaşırtıcı arkeolojik bulgular neyi gösteriyor?

Gün geçmiyor ki antik bir kazı alanından, şaşırtıcı bilgiler gelmeye devam etmesin. Bildiğimiz kadarıyla, teknolojiden uzak ve ilkel kalmış toplumların omuzlarında yükselen bir dünya üzerinde yaşıyoruz.

Çünkü bilim ve mühendislikte son derece ileri düzeyde olan dünya dışı varlıklar binlerce yıl önce dünyaya ayak bastılar ve ilk çağ uygarlıklarıyla bildiklerini paylaşarak insanlık tarihini sonsuza dek değiştirdiler. Peki, bu teorinin doğuş hikâyesi nedir? Ve bütün bu iddiaları destekleyen herhangi bir kanıt var mı?

Antik uzaylılar teorisi, başka gezegenlerde de hayat olduğu ve insanlarla dünya dışı varlıkların yollarının daha önce kesiştiğini söyleyen yüzlerce yıllık bir düşünceden doğmuştur. İnsan ile uzaylının temas ettiği görüşü ilk kez 1960’larda kamuoyunda sıkça tartışılan bir konu haline geldi. Erich Von Daniken’in araştırmaları ve Tanrıların Arabaları kitap serisi, gittikçe yoğunlaşan UFO vakaları ve “2001: A Space Odyssey” gibi filmlerin bu tartışmanın alevlenmesinde etkisi oldu. Amerika’nın uzay programı da bir nevi katalizör oldu aslında: Şayet insanoğlu başka gezegenlere seyahat edebiliyorsa, dünya dışı varlıklar neden dünyayı ziyaret etmesinler ki?

“Tanrıların Arabaları” ne diyordu?

1969 yılında İsviçreli yazar Erich von Däniken, “Tanrıların Arabaları” adlı kitabını yayınladı ve kitap kısa sürede çok satanlar listesine girdi. Däniken kitabında yer verdiği hipotezinde binlerce yıl önce diğer gezegenlerden gelen uzay yolcularının dünyayı ziyaret ettiği, insanlara teknoloji öğreterek antik dinleri etkilediklerini ortaya attı. Däniken, çoğu kişi tarafından aynı zamanda antik astronot teorisi olarak da bilinen antik uzaylı teorisinin babası olarak addedilmektedir.

Däniken dâhil birçok antik çağda uzaylılar teorisyeni, görüşlerini destekleyen iki tür kanıttan bahsediyorlar. Bunların ilki, insanların gökyüzünden zaman zaman uzay gemileri ile inen tanrılar ya da diğer uhrevi varlıklar gördükleri ve bu varlıkların olağanüstü güçlere sahip olduklarını yazan antik çağa ait dini metinler. İkincisi ise uzaylılara benzer şekilleri betimleyen sanat eserleri ve Stonehenge ve Mısır piramitleri gibi antik arkeolojik harikaları içeren fiziksel örnekler.

Antik çağda uzaylıların varlığı kanıtlanıyor mu?

Erich von Däniken gibi antik uzaylılar teorisyenleri, dünya dışı varlıkların binlerce yıl önce dünyaya indiklerine, bir tanrı gibi karşılandıklarına ve uygarlığı şekillendirdiklerine inanıyor. Peki, ama böyle bir temasın varlığına ilişkin ne tür kanıtlar olabilir?

Bu teorinin savunucuları iki tür kanıttan bahsediyorlar:

Antik dini metinler ve mağara resimleri, taş heykeller ve piramitler gibi fiziksel örnekler…

 

Peki bizleri “Antik Uzaylılar” teorisine inanmaya  ikna eden kanıtlar neler

 

  • Arkeolojik buluntu ve eserlerde  üstün teknoloji izleri ve matematiksel hesaplar

 

  • Yaşadıkları dönemin şartlarına ve imkanlarına uymayan giyim tarzları “Kask giymiş, Eldiven takan, üzerlerinde teknik bir takım aletler taşıyan, başlarında haleler bulunan üniformalı oksijen tüplü insanımsı varlık heykelcikleri ve çizimleri”

 

  • Astronomik veriler “Bugün bile yeni yeni keşfettiğimiz gezegenlerin, yıldızların ve gök adalarının gerek kültürlerinde gerekse yapmış oldukları taş eserler üzerine yer almaları”

 

  • Bugünün teknolojik imkanlarıyla bile yapmakta çok zorlanacağımız devasa anıtlar ve eserleri geride bırakmış olmaları.

 

  • Tekerleği bile henüz icat etmemiş toplumların mağara duvarlarına üstün teknolojik özellikler taşıyan uzay araçlarını “UFO’ları” resmetmeleri. Hatta sadece bu araçları resmetmekle kalmayıp onları taş veya bazı metaryelleri kullanarak modellemeleri.

 

  • Yakın tarih de yada günümüzde ancak keşfedilip kullanılan bazı element ve metallerin o dönemlerde teknoloji yokken bulunup kullanılıp biçimlendirilmeleri.

 

  • Gökyüzünden geldiği ve üstün özelliklerinden dolayı Tanrılaştırılan varlıklar dan bahseden yazıtlar, kutsal metinler.

 

  • Tarih arşivlerinde yer alan sayısız UFO gözlem ve raporları

 

  • Geçmiş kayıtlarla örtüşen nükleer savaşlar izleri ve enkazlar.

 

  • Ele geçen tanımlanamayan arkeolojik eserler ve materyaller

 

  • Yalnızca gökyüzünden görülebilen izler ve semboller

 

  • Bugünkü temaslar ve kaçırılmalarda gözlemlenen dünyadışı varlıkların tasvirinin çok eski çağlarda da birebir yapılmış olması

 

  • Çok ilkel denebilecek toplulukların bir anda astronomi, felsefe, matematik, yazı dili, sanat ve tarım gibi alanlarda bir anda çağ atlamış olmaları.

 

  • Dünyanın ley hatları yani enerji merkezleri üzerine kurdukları yapılar.

 

  • Orion – Sirius – Pleiades – Mars gibi bir takım sistemlerle paralellik gösteren konumlar belirleyerek  buralara tapınaklar ve yaşam alanları inşa etmeleri
    • Dünya da olan Piramitler gibi devasa antik yapıların daha sonraları Mars ve Ay üzerinde de tıpatıp benzelerinin keşfedilmeleri.

     

    • Yerin km’lerce altına kurulan yer altı kentleri ve bu yer altı kentlerinin havalandırma su ve benzeri alt yapılarının bir takım teknolojik imkanlar ve bilgiler olmadan inşa edilmeleri.

     

    • Ele geçen dünyadışı varlıklara ait mumya ve iskelet kalıntıları.

     

    Tüm bu veriler ışığında görmekteyiz ki her ne kadar günümüz bilim insanları dünyadışı yaşamın izlerini başka gazegen sistmlerinde arasalarda, asıl aradıkları cevapların burunlarının dibinde duran yaşadığımız dünyamızın kadim tarihi içerisinde zaten yer aldığını göreceklerdir.

     

    Tarih sayfalarını karıştırdığımızda karşımıza çıkan sonuç dünya tarihinin pek çok evresinde UFO Gerçeği olgusunun varolduğudur. Hatta bununla ilgili olarak UFO ve dünyadışı varlıkların izlerini uzayda aramak yerine ilk önce yaşadığımız dünyamızda aramanın daha doğru olacağı fikrini savunan bilim adamlarında Ünlü Astronom Carl SAGAN konu ile ilgili olarak şu sözü söylemiştir.

     

    “”…Başka gezegenlerde ya da galaksilerdeki teknik uygarlıkların delillerini burada dünya üzerinde aramanın daha kestirme bir yol…” olacağını söylemiştir.

     

    Antik uzaylılar ve UFOlar teorimizi destekleyen kanıtlara geçmeden önce Erich Von Daniken’ın şu sözlerine yer vermek istiyorum.

     

    “İnsanlık önemli bir keşfin eşiğinde. Şimdi bilimsel düşünce tarzıyla sormamız gereken en akılcı soru şu: Tanrıların bin yıllık zaman kapsülünü bulmak için nasıl bir yol izlemeliyiz? Üçüncü milenyumdayız. Antik tanrılar gideli çok oldu. Ama mirasları hala varlığını koruyor. Artık o değerli mesajları aramaya başlamamızın vakti gelmedi mi?”

    Erich von Daniken

     

Muhammet ALGAN UfoAr

By Muhammet ALGAN - UfoAr

UfoAr UFO Research Team Orion UFO Araştırma Merkezi İzmir Temsilcisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir