Yeryüzündeki en muammalı bilmecelerden biride Peru ‘da ki Nazca düzlüğünde yer alan 65 kilometre kare büyüklüğündeki bir çöl alanına yayılmış devasa büyüklükteki çizimlerdir. Üçgenler, düz çizgiler, kesişen şekiller ve hayvanlar tahminen MS.400-900 yılları arasında yerin en üst katmanındaki taşların yerlerinden sökülmesiyle yapılmışlardır. Genelde bu şekiller yerli halk tarafından “İnka yolları” adıyla da anılmaktadırlar. Fakat yol kelimesi bu şekillerin durumları göz önüne alındığında büyük bir yanılgıdır çünkü bu sözde “yollar” hiç bir yere gitmemektedir.
1928 yılında Perulu bir harita uzmanı olan Toribio Mexta Xesspe, Nazka bölgesinin üstünde, ekibiyle birlikte keşif uçuşu yapıyordu. Birden gözlerine inanamadı. Büyük bir rastlantı sonucu keşfedilecek bu devasa şekiller daha sonraları dünyanın en büyük muammaları haline geleceklerdi.. Yerden bakıldığında normal toprakla neredeyse ayırt edilememesine rağmen havadan bakıldığında dev boyutlu sanat eserleri bizlere adeta gösteri yapmaktadırlar. Çizgiler kusursuz bir doğrulukta bazıları kilometrelerce uzanmakta hatta dağların tepelerinden geçmektedirler. Geometrisel şekillerin kusursuz sayılabilecek köşeleri var olduğu gibi spiral ve benzeri geometrik şekillerde ustalıkla bu düzlüklere resmedilmişlerdir.
Yerden bakıldığında fark edilemeyen bu değişik formdaki şekillerin gerçek büyüklükleri ancak havadan bakıldığında kendilerini göstermekteydiler. Ovadaki figürler hayvan ve bitki şekilleri (biyomorf) ile geometrik şekiller (geoglif) olmak üzere iki formda bulunmaktadır. Biyomorflar; örümcek, sinekkuşu, maymun ve 300 m. uzunluğundaki pelikan benzeri 70 kadar hayvan ve bitki figüründen oluşur. Bu türdeki şekiller ovada grup halinde bulunmaktadır. Bazı arkeologlar bunların M.Ö. 200 yılında, hayvan ve bitki figürlerinden 500 yıl önce yapıldığına inanır.
Kabul gören bir teoriye göre Nazca araştırmacısı Maria Reiche’den geliyor: Bunlar havadan bakılması gereken devasa bir astroloji kartının sembolleridir. Hayatını çizimlere araştırmaya adayan Reiche, bu insanların gökten gelen ziyaretçilerden bilgilendiğini bu şekilde yılların ölçümünde bu teknikleri kullandıklarına inanmaktadır.
Nazca Şekilleri Araştırmacısı : Maria Reiche
Diğer kabul gören en yaygın teorilerden biriside Erich Von Daniken,ın bu çizgilerin, uzaygemilerinin iniş pistleri olduğunu düşündüğü, büyük çizimlerin bu düşünceyi hatırlattığı iddiasıdır.
Tanrıların Arabaları Kitabı Yazarı – Araştırmacı : Erich Von Daniken
Nazca’ya ilk ziyaretini 1940’da gerçekleştiren Amerikalı araştırmacı Paul Kosok, bu çizgilerin astronomik açıdan önemi olduğunu ve ovanın dev bir gözlemevi görevi üstlendiğini iddia etmiştir. Güney yarım kürede kışın başladığı tarih olan 22 Haziran günü güneş Nazca’daki çizgilerden birinin tam ucunda batıyordu. Bu nedenle Kosok burayı “Dünyanın En Büyük Astronomi Kitabı” olarak isimlendirmiştir.
Amerikalı Araştırmacı : Paul Kosok
İster astroloji sembolleri olsun, ister uzaygemilerinin pistleri olsun bu şekilleri görebilmek için uçmak gerekiyor.
Bu şekiller arasında çok detaylı olarak yapılmış hayvan figürleri bulunmaktadır. En belirginleri spiral kuyruklu devasa bir maymun, 145 metre uzunluğundaki örümcek, bir katil balina ve çok büyük ebatlarda kuşlardır. Dikkati çeken nokta: çizimi yapılmış bazı hayvanların mesela balina ve maymunun o bölgede hiç yaşamamış olduğudur.
O şekilleri yapan sanatçılar acaba hiç görmedikleri bir hayvanı neden ve nasıl bu kadar detaylı biçimde resmetmişlerdi?
Bazı araştırmacılar bu çizimlerin ,rüyalardan haber veren, Transa girdiklerinde hayvanların ruhlarıyla bağlantı kurup yıldız tanrılarına yolculuk eden eski “Şamanlar”ın işi olduğunu düşünmektedirler. Anlamları her neyse bu durumun daha çok uzun süreler bir sır olarak kalacağa kesindir.
Nazca’da yer alan resimlerinin bir bölümü çöllerin dışında, tepelere de çizilmiştir. Yalnız bu çizimlerle ilgili önemli bir fark gözden kaçmamaktadır. Tepelerde hayvan resimlerinin yerine insan resimlerinin yer almasıdır. Aynı bölgede bulunan bazı seramiklerin üstünde de tepelere çizilmiş resimlerin kopyaları bulunmuştur. Yapılan incelemelerde başlarında taç bulunan insan motifleriyle süslü bu seramiklerin İ.Ö 1000 yıllarından kaldıkları anlaşılmaktadır.
Seramikleri yakından inceleyen Kaliforniya Üniversitesi arkeologları, Nazca uygarlığının İ.Ö. 400 ile İ.S. 600 yılları arasında, gelişmiş bir dönem yaşadığını ileri sürmektedirler. Bu dönemden kalan çanak, çömleklerin çok önemli bir özelliği de zamanının eserlerine oranla çok daha sağlam malzemelerden yapılmış olduklarıdır. Bu da, Nazca’lıların gelecek kuşaklara mesaj aktarmak isteklerinin bir başka kanıtı olarak kabul edilebilir.
Gerçekten de, bu insanlara tepeleri inanılmaz uzunluklarda tıraşlatan ve o devasal resimleri yaptırtan nasıl bir nedendir? Neden ne olursa olsun şurası açıktır ki Nazca’daki şekiller havadan görülebilmeleri amacıyla yapılmıştır. O halde bunların görülebilmesi için bir hava teknolojisine gerek olduğu bu iddianın temelidir. 500 metre karelik Nazca düzlüğünün verdiği mesajlar hala çözülemedi. Düzlükteki şekiller araştırmacıları ısrarla bulundukları yere çağırıyor ve onlara “Beni kuşbakışı izleyin” diyorlar.