UFO Araştırmacısı Joyce L. Murphy, 1997 yılında kulağına gelen bazı efsaneleri yerinde incelemek için Porto Riko’da bulunan Boogling mağarasına gitti ve burada incelemelerde bulundu. Mağara bir içinde bir nehir yatağını ve sayısız komplike tünelleri içerisinde bulunduran bir yapıya sahipti. Murphy ekibiyle birlikte mağaraya girip etrafı incelediğinde yüksek bir kaya üzerine yerleştirilmiş halde duran ve geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan gizemleri hala çözülememiş kayalara oyulmuş bazı sıra dışı heykelcikler keşfetti.

Bulunan heykelciklerin ve parçaların tarihlendirmesi daha sonraları yapıldığında bu gizemli eserlerin yapımının neredeyse efsanevi Atlantis medeniyeti ile aynı zamanlara denk geldiğini göstermiştir.

Buldukları bu kayadan oyma heykelciklerin yapılış zamanları ve kayaların üzerinde gördükleri tüm ekibi oldukça heyecanlandırmış ve şaşkına çevirmişti.

Acaba UFO Araştırmacısı Joyce L. Murphy’i ve çevresindeki arkeologları böylesine şaşırtan ve heyecanlandıran bu gizemli buluntular nelerdi.

Mağara içerisine ilk girildiğinde kayaların üzerinde durmakta olan bazı değişik biçimlere sahip taş parçaları gözlemlenmişti. Fakat ilk başlarda bu kayalara detaylı bakılmadığından bu kayalar mağara içerisinde duran sıradan birer taş parçası gibi görünmekteydiler.

Daha sonra mağara içerisinde yapılan detaylı incelemeler de bunların basit birer kaya parçası olmadıkları anlaşıldı.

Bu yontma kayalar alınıp incelendiğinde 4 adet çok özel parça göze çarpmaktaydı.

– bir insan başı heykelciği
– bir taştan oyma kuru kafa
– bir adet incili deniz kabuğu
– ve bir kaya üzerine 3 boyutlu olarak oyulmuş “Göz , Piramit, UFO ve bir Gezegen kabartması” çok net bir biçimde görülebiliyordu.

İncili deniz kabuğu birkaç kıymetli taş ile kayalar üzerine yapılmış bir halka içine yerleştirilmişti.

Ama burada asıl dikkatleri çeken ve görenleri şaşkınlığa düşüren ise üzerinde bir göz, bir piramit, bir UFO ve bir gezegen bulunan 3 boyutlu oyma kaya idi. Murphy ve araştırma ekibi buldukları bu nesnedekileri şu şekilde yorumlamışlardı.

– Kaya üzerindeki göz, her şeyi gören gözeten günümüz dünyasında da sıkça bahsi geçen bir semboldü. (Horus’un gözü – İllüminati’nin sembolü).

– UFO dünya dışı bir uzay aracını

– Gezegen geldikleri yeri.

– Piramitse kurdukları medeniyetlerden birini gösteriyordu.

Bunca şey göz önüne alınıp değerlendirildiğinde şekiller ve tarihlendirme bu oyma kayalardan yapılma heykelciklerin çok eski bir tarihte gerçektende üstün bir teknoloji ile dünyada yaşamış ve daha sonra bir tufanla ortadan kaybolan Atlantislilere ait olabileceğini işaret ediyordu.

Bilindiği üzere Atlantis medeniyetinin dünya dışı zeki varlıklarca kurulmuş büyük bir medeniyet olduğu zaten çok eski zamanlardan beri iddia edilmekteydi. Bu sıra dışı kaya oymaları da adeta bunu doğrularcasına üzerinde 3 boyutlu şekiller ihtiva ediyordu.

Zaten yerli halkta gökten gelen ve daha çok mağara sistemlerinde hayatlarını sürdüren bazı zamanlar halkın arasına karışan küçük insanımsı varlıklardan söz etmekteler. Yerel efsaneler bu tip hikayelerle dolu. Hatta bazı yerliler çok eski zamanlarda bu mağara sistemlerinde yaşayan varlıkları bizzat gördüklerini ve kimi zaman mağaranın derinliklerinden gelen uğultulu sesler duyduklarını ifade etmekteydiler.

Bölgenin ileri gelen yaşlı kadınlarından bir tanesi ise çok eskilerde başlarından geçen bir olayı Murphy’e şöyle anlatıyordu.

“Genellikle çamaşır yıkamak için mağaranın girişine yakın bir noktada bulunan bir nehir yatağına gideriz. O gün 50 kadar kadın ve bir çocukla yine bu dere yataklarından birine gitmiştik. O gün orada nehir yatağına yakın bir noktada küçük beyaz tenli insana benzeyen bir takım varlıklar bulunmaktaydı. Küçük çocuk onlarla oynamak için varlıkların yanına gitmeye kalktı. Fakat ananesi bu varlıkların torununu alacağından korktuğu için çocuğu onların yanına asla gitmemesi gerektiği konusunda uyardı.”

Ve o günden sonra bu beyaz tenli ufak insanımsı varlıklar çok nadir olarak görülür oldular.

Murphy’e göre dünyanın her yerinde keşif amaçlı seçilen küçük gruplar bile tam olarak bilmedikleri ve açıklayamadıkları bir çok şeylerle karşılaşabiliyorlar. Fakat yerel halk biz araştırmacıların açıklayamadıkları bu gizemli konular hakkında çok daha derin bilgilere sahip olabiliyorlar.

Volkan Burnaz

By admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir