KGB arşivlerinde uzun süreler saklanan ve kimseye açıklanmayan çok gizli başlıklı belgelerinden birinde Giza Platosu içerisinde yer alan bir mezar odası içerisinde “13.000” yıllık mumyalanmış bir dünya dışı varlığa ait cesetten ve onun Rus gizli servisi (KGB) yetkililerince çıkarılmasından bahsedilmektedir.

Belgelere göre 1961 yılında Rus gizli servisi olan KGB uzun süren araştırmalarına dayanarak elde ettikleri veriler ışığında Mısırda bulunan Giza Platosu içerisinde gizli bir defin odasında mumyalanmış halde bulunan dünya dışı bir varlığa ait bir mumyanın saklandığını tespit ederler. Ve bunun üzerine tüm dünyadan gizli olarak 1961 de “ISIS” adlı gizli bir operasyonu hayata geçirirler.

Proje ISIS dünya dışı varlıklara ait çok gizli uzaysal teknolojilerin elde edilmesi için başlatılmış bir proje olarak faaliyete geçirilir.

Bilindiği üzere KGB teşkilatı Sovyetler Birliğinin ve Dünyanın adından ve operasyonlarından söz ettirmiş çok önemli casusluk ve ulusal güvenlik birimlerinden biridir.

Proje ISIS Sovyet Akademisi Bilim adamları, Uzman mısır bilimcileri, askeri uzman Sami Sharaf ve zamanın Mısır Cumhurbaşkanı tarafından Cemal Abdül Nasır tarafından yürütülmüştür. Mısır hükümeti ve Sovyet Rusyası arasında yürütülen bu gizli proje ancak 1998 yılında Amerikalı yetkililerin KGB’nin gizli belgelerine erişmesi sonrası ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen gizli belgeler arasında bir de o günlerdeki çalışmaları gösteren çok gizli bir video kayıdı da ele geçmiştir.

Elde edilen video kayıdı o günlerde çekilmiş olan 13.000 yıllık mumyaya ait gizemli lahitin tespiti ve açılmasını ve sonrasında içerisinde bulunan dünya dışı varlığa ait mumyalanmış bedenin çıkarılışını göstermektedir.

Videonun gerçekliği hakkında bir çok spekülasyonlar yapılmasına rağmen görüntü analiz uzmanları, belgesel yapımcıları ve adli tıp uzmanları inceledikleri görüntülerin tamamen gerçek olduğu yönünde açıklama yapmışlardır.

Görüntü ve elde edilen çok gizli KGB belgelerinde ele geçirilen dünya dışı varlık mumyası hakkında ilginç bilgilerde yer alıyordu.

Askeri personellerden birisi olan Viktor İvanoviç’in hazırladığı raporda şu bir kaç bilgi özellikle dikkatleri çekmektedir:

Ele geçen dünya dışı varlığın boyunun 2 metre olduğu ve yapılan karbon – 14 testlerinde yaşının ise 13.000 civarında olduğu belirtilmektedir. Lahit açıldıktan sonra lahit içerisinde ve çevresinde 15 adet içinde çok özel şeylerin bulunduğu kutuda ele geçirilmiştir. Bunun dışında yazılı bir çok kayıt da ele geçirilmiş olup tercümeleri yapıldığında bunların neredeyse hepsinin gökten gelen uçan tanrılara ait betimlemelerle dolu oldukları anlaşılmıştır.

Ayrıca raporda çok ilginç bir başka detayda lahit odası içerisinde yapılan incelemeler sırasında araştırma ekibini etkileyen ve onları odanın dışına atmaya çalışan bir enerji alanından da bahsedilmiştir. Bunun itici gücüm menşeyi açıklanamadığı gibi her hangi bir güç kaynağı da tespit edilememiştir.

Araştırmacılara göre bu varlık mumyası Turin Papirüsünde anlatılan gökten gelen tanrılardan biri olabileceği yönündedir. Turin Papirüsünde anlatılanlarda açıkça göklerden gemileri ile gelen tanrılardan söz edilmektedir. Hiyeroglif dilinde yazılmış bu antik metin aynı zamanda mısır krallarının hanedanlarını listelemesi yanında gökten gelen yabancı ziyaretçilerin hüküm sürdüğü bazı dönemlerden de açıkça bahsetmektedir.

Bu sıra dışı Papirüs de ilk hanedanın gökten uçan gemisi ile gelen Osiris’in olduğu da belirtilmektedir.

Tüm bunlara karşılık soğuk savaş sırasında yaşanan bu olayın belgelerinin Amerikan hükümetinin eline geçme riskine karşılık Sovyet gizli servisi KGB belgelerin büyük bir çoğunluğunu gizlenmiş veya imha etmiştir. Bu yüzden bu projenin büyük bir kısmı halen karanlıkta olup büyük bir sır niteliği taşımaktadır.

Volkan Burnaz

By admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir